İstanbulum Gazetesi

Op. Dr. M. Ahmet Denizli Tüm Kadınları Uyarıyor

Medicana Çamlıca Hastanesi Genel Cerrah Op. Dr. M. Ahmet Denizli Tüm Kadınları Uyarıyor;" MEME HASTALIKLARINDA ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİDİR"

20 yaşından sonra düzenli olarak ayda 2 defa kişinin kendisi tarafından meme muayenesini yapması kendi memelerinin yapısı hakkında bilgi sahibi olması ve zaman içinde oluşacak değişikliklerin farkına vararak hekime başvurması erken tanıyı kolaylaştırması açısından büyük önem taşır. Ailesinde meme kanseri öyküsü olan veya diğer risk faktörlerine sahip kadınlar için düzenli olarak hekim muayenesi yapılmalıdır...

http://www.istanbulumgazetesi.com.tr/saglik/op-dr-m-ahmet-denizli-tum-kadinlari-uyariyor-h4016.html

Sabah Gazetesi- Pazar Sabah

1-    Meme kanseri nedir?

Meme organı her iki cinste de varolan ve göğüs kafesinin ön duvarı üzerinde ve kasların önünde yerleşen, üzeri cilt ile kaplı, yağ ve bağ dokularından zengin olup bazı hormonlardan etkilenerek büyüme yeteneğinde olan bir çift yapıdır. Yağ ve bağ dokularının arasında süt üretme yeteneğinde olan dokulardan oluşan meme, kan damarları ve lenf yapıları açısından oldukça zengin bir yapıdır. Erkeklerde büyümeyen ve bilinen herhangi bir fonksiyonu olmayan memeler, bayanlarda buluğ çağında kadınlık seks hormonlarının etkisi ile büyümekte ve gebeliğin getirdiği bazı değişiklikler ile süt üretmektedirle.
Kişisel ve çevresel faktörlerin etkisi ile meme yapısının içerisinde yer alan ve yukarıda sözü edilen dokulardan herhangi birinin hücre çoğalmasında anormal değişikliklerin oluşması ve bu hücrelerin normal işlevlerini kaybedip sadece hızlı büyüme ve çoğalmaya başlaması, Kanser dokusunun oluşumuna yol açmaktadır. Dolayısıyla meme kanserinin her iki cinstede görülme olasılığı mevcut olmasıyla birlikte, memenin derisi, yağ ve bağ dokusu, süt üreten yapıları, lenf ve kan damarlarının yapısından kaynaklanabilmektedir. Yine de klasik olarak alışık olduğumuz meme kanseri, memenin süt üreten dokuları ve süt kanallarından kaynaklanan kanser türleri akla gelmektedir.
Meme kanserini önemli kılan dünya çapında tabii ki kadınlar arasında çok yaygın oluşu ve hızlı yayılım göstererek uzak dokulara sıçraması yoluyla tedavi şansının ortadan kalkması ve dolayısıyla halen dünyada kadınların kanser nedeniyle ölüm oranları açısından üst sıralardaki yerini korumasından ileri gelmektedir.

2-    Risk faktörlerinden bahseder misiniz?

Meme kanserinin oluşma mekanizmaları günümüzde halen tam olarak anlaşılmamış olsa da bu kanser türü tüm kanserlerin arasında en çok araştırılan ve en iyi anlaşılan kanserlerden biridir. Oluşum nedenlerini kişisel ve çevresel faktörler olmak üzere iki başlık altında incelemek gerekmektedir.
Kişisel faktörlerin başında tabii ki kadın olmak gelmektedir. Bayanlarda meme kanserinin görülme sıklığı erkeklerden çok daha fazladır. Yaşın ilerlemesiyle meme kanserine yakalanma riski artmaktadır. Meme kanserine yakalanma olasılığı buluğ çağında başlar ve giderek artar ancak elli’li yaşlardan sonra bu risk ciddi bir şekilde artar ve yaşlandıkça artan bir şekilde devam eder. Kadınlık hormonlarının meme dokusu üzerindeki etkisi ile kanserin oluştuğu Kabul edilmektedir. Dolayısıyla hormona maruz kalma süresi ve sıklığının artmasıyla bu risk artış göstermektedir. Erken yaşta adet görmeye başlayan veya çok geç yaşlara kadar adet görmeye devam eden bayanlar, ayrıca sık aralıklarla adet görenler bayanlarda meme kanserinin gelişme şansı daha fazladır. Ailesel olarak meme kanserine yakalanma oranı yüksek olan bayanlarda risk daha fazladır ve meme kanserine yakalanan akrabanın sayısı ve yakınlık derecesi arttıkça bu risk de artış göstermektedir. Erken yaşta menapoza girmek de riski arttırmaktadır. Meme biyopsilerinde meme kanserine dönüşebilen dokuların tespiti veya mamografide memenin sert ve yoğun oluşunun belirlenmesi de riski arttırır. Obezite ve uzun boy da riski arttıran faktörlerdir.
Çevresel faktörlere gelince, değişik nedenlerden dolayı uzun süreler kadınlık hormonlarını doğum kontrolü, adet düzenlenmesi, menapoz tedavisi veya cilt hastalıklarının tedavisi için ilaç olarak kullanan bayanlarda meme kanseri görülme sıklığı artış göstermektedir. Sigara kullanımı akciğer kanserinde olduğu kadar direkt bir etkiye sahip olmasa da diğer bir çok kanser türünde olduğu gibi riski arttırmaktadır. Düzenli ve günlük olarak alınan alkol da meme kanserine yakalanma riskini arttıran faktörlerden sayılmaktadır. Hareketsizlik, toksik maddelere maruz kalmak, şişmanlık, büyük memeler, memede çok sayıda kist ve kitlelerin varlığı, memeye sürekli veya sert olarak alınan darbeler gibi bir çok sebebi daha düşük olasılıklarla meme kanserinin oluşumundan sorumlu tutmaktayız.

3-    Meme kanseri riski azaltılabilir mi? Nasıl?

Evet, Genetik, ailesel ve fiziksel özelliklerimizi değiştirme şansımız yok ancak çevresel faktörlere müdahale etme olanağımız mevcuttur. Örneğin kilo almama ve özellikle menapoz yaşından sonra ideal vücut kilosuna yakın durmanın meme kanserine yakalanma riskini azalttığı gösterilmiştir. Ayrıca özellikle genç yaşlarda düzenli olarak spor yapan kadınların meme kanserine yakalanma riski daha düşüktür. Sigara, alkol ve aşırı kafein tüketiminden uzak durmak da koruyucu etkiye sahiptir. Kadınlık hormonu içeren ilaçların kullanımını azaltmak veya kısıtlamak da önemlidir. 17 yaşından önce doğumla sonuçlanan hamileliklerin mekanizmasını bilmediğimiz bir şekilde meme kanserinin oluşumunu tetiklediğini bilmekteyiz. Dolayısıyla erken yaşta hamilelikleri önlemek meme kanserinin oluşum şansını azaltmaktadır. Ancak uygun yaşta olan hamilelik ve doğum yapmak meme kanserine yakalanma riskini azaltmaktadır. Aynı şekilde emzirmenin de meme kanserinin oluşumu karşısında koruyucu bir etkiye sahip olduğunu bilmekteyiz.

4-    Nasıl önlenir?

Meme Kanserin tam olarak önlemek günümüzün tıp bilimi dahilinde neredeyse imkansızdır, ancak riski belirlemek ve buna göre bazı önlemler almak, takip programlarını belirlemek ve bazı koruyucu girişimlerde bulunmak mümkündür. Ailesel Meme kanserine neden olan bazı genetik yapılar insanın genetik şifresinin çözülmesi ile belirlenmiş ve ailesinde (sülalesinde) meme kanserine sık rastlanan kadınlara genetik danışmanlığı merkezlerine baş vurarak risklerini belirlemelerini tavsiye etmekteyiz. Riski yüksek olan bayanlara 18 yaşından sonra evlenip doğum yapmaları ve emzirmeleri konusunda daha duyarlı olmaları tavsiye edilmektedir. Sigara, alkol ve kafeinden uzak durmaları, doğum kontrol yöntemi olarak hormona dayalı yöntemlere (doğum kontrol hapları, deri altına yerleştirilen çubuklar veya hormon içeren spiraller) baş vurmamaları, Dengeli beslenme ve ideal kilolarını korumaları ve mutlaka spor yapmaları önerilmektedir. Yine bu bayanların düzenli takiplerine daha özenli bir şekilde devam etmeleri gerekmektedir. Takipler sırasında saptanan anormal durumlara karşı duyarlı olmaları ve doktorlarının önerisi doğrultusunda görüntüleme testlerinden geçip gereğinde biyopsi yaptırmaktan kaçınmamaları gerekmektedir. Riski çok yüksek olarak tespit edilen bayanlarda ise önlem kimyasal olarak kadınlık hormonunun vücut üzerindeki etkisini azaltmak süretiyle erken menapoz oluşturmak ve hatta daha da ileri giderek operasyon ile koruyucu amaçla memelerin alınmasının önerildiği durumlara rastlamak mümkün.

5-    Meme kanseri nasıl erken belirlenebilir?

Diğer bir çok hastalıkta olduğu gibi her şeyden önce toplumun genelinde bayanların bilgilendirilmesi erken tanıyı koyma konusundaki en önemli adımdır. Ergenlik çağından itibaren tüm bayanlar ve hatta erkekler meme kanseri ve belirtileri konusunda bilgilendirilmeli, muayene teknikleri, kontrol aralıkları ve risk faktörleri hakkında eğitim almalarını sağlamak gerekir. Ancak bu aşamadan sonra meme kanseri takip ve tarama programları sağlıklı bir şekilde işlemeye başalar ve çok sayıda erken tanı ile kesin tedavi idealini yakalamak mümkün olmaktadır.
Bayanlar kendini muayene etmeyi öğrenmeli ve düzenli aralıklarla doktor muayenesi ve gereken görüntüleme tetkiklerinden geçmelidirler. Şüpheli her belirti için doktora baş vurmalı en ufak belirtinin varlığında memenin filmleri ( mamografi, ultrasonografi ve hatta gereğinde MRI ) çekilerek bu aşamada saptanan kitlelerin ince veya kalın iğneler yardımıyla biyopsilerinin yapılması, gereğinde açık cerrahi tekniklerle kitlenin bir kısmı veya tamamnının çıkarılarak patolojik değerlendirilmesi erken tanı için büyük öneme sahiptir.

6-    Kadınlar kendi kendilerine nasıl muyane edebilir? Ne kadar sıklıkla kontrol edilmelidir?

Sıradan ve yüksek riske sahip olmayan bayanların 20 yaş itibariyle meme muayenesini öğrenmeleri ve her ay bir defa tercihen adetten temizlendikten sonra kendilerini muayene etmeleri gerekmektedir. 30 yaşından sonra 2-3 yılda bir doktor muayenesi ve gereğinde meme ultrasonografisi gibi görüntüleme teknikleri ile kontrolleri yapılmalıdır. Bu arada kendilerini muayenede saptadıkları her yeni bulgu için derhal doktorlarına baş vurmaları gerekmektedir. 40 yaşından itibaren her ay kendini muayene etmelerine ilaveten her yıl mutlaka bir defa doktor muayenesinden geçmeli ve yine mutlaka mamografi çektirmeleri gerekmektedir. Yüksek risk sahibi kadınlar için doktorları tarafından daha sıkı takip programları belirlenebilmektedir.
Muayene görmekle başlar ve genellikle aynanın karşısında memenin ve meme cildinin şekli, görünümü, rengi ve simetrisi değerlendirilir. Bunun için kolların değişik pozisyonları mesela eller havada, eller belde veya elle rahat sarkıtılıken aynaya bakılmalıdır. Memenin elle muayenesi için sırt üstü yatar pozisyonu tercih edilmeli ve bir el başın altında iken diğer el ile karşı tarafın memesi muayene edilir. Parmak uçları ile dairesel hareketler yaparak meme dokusuna hafif bastırılır ve elin altında hissedilen kitleler (sertlikler araştırılır). Parmakların arasında veya avuç içinde meme dokusunun sıkıştırılması şeklinde yapılan bir muayene normal meme dokusunun yalancı bir kitle olarak algılanmasına yol açabilmektedir. Koltuk altı muayenesi için en iyi pozisyon bir masanın arkasına oturarak kolu hiç kasmadan masaya bırakmak ve diğer elin parmaklarıyla karşı tarafın koltuk altını herhangi bir şişlik ve sertlik açısından araştırmak ve daha aynı işlemi diğer koltuk altı için tekrarlamak şeklindedir.

7-    Muayene sırasında farkedilebilecek değişiklikleri sıralayabilir miniz?

Her şeyden önce memenin görüntüsü önemlidir. İki meme arasında daha önce var olmayan ve yeni ortaya çıkan çap veya simetri (görüntüde eşitlik) farkı önemsenmelidir. Memenin cildinde ortaya çıkan renk değişiklikleri, çökme veya çekilmeler ve cildin kabalaşarak portakal kabuğu görünümünü alması önemlidir. Memenin ucundaki çekilmeler ve içe çökmeler özellikle önemli bir işarettir. Memede veya koltuk altında ele gelen kitle ve sertlikler en önemli bulgudur. Ayrıca özellikle kanlı olabilen meme ucundan gelen akıntılara da dikkat etmek gerek.

8-    Mamografi nedir ve ne zaman hangi yaş grubundaki kadınlar çektirmelidir?

Mamografi memeyi iki levha arasında sıkıştırarak düzleştirmek süretiyle röntgen çeker gibi “X“ ışınlarını kullanarak filmini çekme tekniğidir. Röntgen ışınları dokulardan geçerken ne kadar sert bir doku ile karşılaşırlarsa o kadar emilir ve dokuda kalırlar. Yaşın ilerlemesi ve özellikle hamilelik ve emzirme sayısının artması ile bir bayanın memesindeki süt üreten dokuların miktarı azalmakta ve yumuşak olan yağ dokularının oranı artmaktadır. Bu da çekilen memografide memenin daha koyu renkli görünmesine, dolayısıyla memede var olan gerçek sert kitlelerin bu kara zeminde beyaz ve daha iyi fark edilebilir halde görülmesine neden olmaktadır. Bunun için bir ortalama vermek gerekirse kesin bir sınır olmamakla beraber 40 yaş ve iki emzirmeden sonra çekilen mamografiler iyi ve kaliteli bir sonuç vermektedir. Yani erken yaşta mamografi çekilmez veya zararlıdır diye bir şey yoktur, ancak bu yaşlarda çekilen mamografinin görüntüsü bize çok fazla bilgi verememektedir.

9-    Dünyada meme kanseri görülme sıklığı nedir?

Amerika birleşik devletlerinde kadınların kanser nedeniyle ölüm sıralamasında meme kanseri akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer almaktadır. Bu da kanser nedeniyle ölümlerin %18’idir. Kadınlar arasında saptanan tüm kanserlerin yaklaşık %32’si meme kanseridir. Erkeklerde meme kanserine yakalanma oranı yaklaşık 1/250.000 dir. Herhangi bir bayanın hayatı boyunca memesinde kötü huylu bir kitle çıkma şansı yaklaşık %12 ve yine herhangi bir bayanın meme kanseri nedeniyle ölüm şansı yaklaşık % 3.5 olarak hesaplanmaktadır.

10- Türkiye’de bu hastalığın görülme sıklığı nedir? Artış gösteriyor mu?

Türkiyede ülke çapında kapsamlı istatistiksel çalışmalar olmamakla birlikte en çok araştırılan ve ister kanser dernekleri, ister eğitim kurumları tarafından en sık ve en sistematik olarak takip edilen kanser, meme kanseridir. Oranlar ABD veya diğer gelişmiş ülkelerden daha düşük olmakla beraber bu rakamlar kırsal kesimde daha düşük ve şehirlerde daha yüksektir. Yine ister ekonomik açıdan, ister sosyokültürel açıdan daha yüksek kademelerde yer alan bayanlar arasında meme kanserine yakalanma riski daha yüksek ve dünya ortalamasına yakındır. Her yıl giderek daha çok sayıda ve artan oranda meme kanseri tespit edilmektedir. Ancak bu artışın hepsi hastalığın gerçek anlamdaki artışı olmayıp daha çok kadının bilinçlenmesi ve daha sık kontrol olmalarına bağlı olduğu gibi sağlık kurumlarının da daha sıkı programlar ve daha ileri tekniklerle bu kanseri araştırmalarına bağlıdır.

11- Dünyada bir artış söz konusu mu? Neden?

Türkiye’de olduğu gibi dünyanın diğer ülkelerinde de zamanla bilinçlenme ve daha sık kontrollere giden bayanların sayısında artış bir taraftan, ve bu bayanları daha iyi ve gelişmiş koşullar altında tarayan araştırma merkezlerinin sayısının artması diğer taraftan senelik tespit edilen meme kanseri hastası sayısının artmasına neden olmaktadır. Ancak modern hayatın getirdiği risk faktörler daha da önemlidir. Geç evlenme, doğum yapmama veya geç doğum yapma, iş veya estetik kaygılar nedeniyle daha az emzirme, sigara-alkol-kafein gibi maddelerin artan tüketimi, hormon kullanımı, obezite ve hareketsizlik gibi faktörler meme kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır.

12- Meme kanseri ameliyatlarında gögüs mutlaka alınır mı?

Hayır, dünyanın genelinde 15 yıl öncesinden bu yana meme kanserinin tedavisinde       memeyi koruma eğilimi hakimdir. Memenin çapı, kanser kitlesinin çapı ve bu iki çapın birbirine oranı, kitlenin tek veya çok sayıda oluşu, memedeki yerleşim yeri, cilde veya göğüs duvarına olan yakınlığı ve ilişkisi ve ayrıca kanserin tipi bu kararı almaktaki en önemli faktörlerdir.
Farklı ve sonuçları estetik olan kesilerden memedeki kitle ve gereğinde koltuk altındaki lenf bezeleri çıkarılabilir. Bu tip meme koruyucu operasyonlarının hastalığı tedavi etmedeki etkinlikleri ve tekrarlama riskleri, memenin tamamen alındığı operasyonlara göre belirgin bir fark göstermemektedir.

13- Kurtulma şansı, tekrarlamama şansı ne kadardır?

Erken evrelerde teşhis edilen meme kanserinden tamamen kurtulma şansı yüksek iken hastalığın tanısının gecikmesi, kitlenin büyümesi, çevre dokulara yayılımı, lenf nodlarının tutulması ve en son olarak uzak organlara yayılması ile kurtulma şansı giderek azalmaktadır. Yine de cerrahi tekniklerin iyileşmesi, kullanılan ilaçların gelişmesi ve radyasyon ile tedavideki ilerlemelere paralel tüm meme kanserleri göz önüne alındığında tedaviden sonra 5 yıllık bir süre için sağ kalma oranı %85’e yakındır. Meme kanseri tanısı ile başarılı bir tedavi sürecinden geçmiş ve 5. yıl kontrolünde hastalığı olmayan bir bayanda aynı memede tekrarlama veya diğer memde yeni bir kanserin çıkma şansı hayatın sonuna kadar normal popülasyona göre daha yüksek ve hastanın sahip olduğu risk faktörlere göre 2 ila 6 katı daha fazla olabilmektedir.

14- Hamileliği sırasında meme kanseri teşhis edilen kadını nasıl bir süreç bekler?

Hamilelik sırasında tespit edilen meme kanserinin ilerleme ve yayılma hızının normal bayanlarinkinden daha fazla olduğunu bilmekteyiz. Bu sebepten dolayı hamilelik sırasında saptanan kitlelerin biyopsi ve tetkik edilmesi konusunda daha titiz davranmak zorundayız. Kanser tanısı kesinleştiğinde ise bir an önce operasyon ile tedaviye başlamak ve hamilelik döneminde radyasyon ve ilaç tedavi şansı mevcut olmadığından doğumdan hemen sonra bu tedavilere başlanması şarttır. Ayrıca hastalık daha kötü seyirli olduğundan kitleyi veya memenin bir kısmını alacak şeklindeki meme koruyucu cerrahiler tavsiye edilmemekte ve en kısa zamanda memenin tamamen alınması şeklindeki kanser cerrahisi teknikleri tavsiye edilmektedir.